Özay GÖNLÜM, Denizli'nin Tavas İlçesine bağlı Kızılcabölük Kasabasından
olup, babasının görevli bulunduğu Erzincan'da 1940 yılında doğmuştur:
İlkokulu Kütahya'da, Ortaokulu ve Lise'yi Denizli'de bitirdi. Ankara
İktisadi Ticari İlimler Akademisine 2 yıl devam etti.
Özay GÖNLÜM, 12 yaşlarında bağlama çalmasını öğrendi. Türk Halk
Müziğine duyduğu ilgi arttıkça yöremiz türkülerini çalıp söylemeye
başladı. 1957 yılında Ankara'ya geldiğinde büyük usta Muzaffer
SARISÖZEN'le tanışan Özay GÖNLÜM, SARISÖZEN'in desteğiyle Denizli yöresi
türkülerini, Ankara radyosunda çalıp söyleme imkanını buldu. Bu yıllarda
"Yurttan Sesler Korosu" içinde misafir sanatçı olarak programlar
yaptı.
Özay GÖNLÜM, TRT Ankara Radyosu'nun 1996 yılında açtığı sınavda
başarılı olarak ses ve saz sanatçısı olarak "Yurttan Sesler Korosu"na
alındı. Radyoda sanatçı olduktan sonra ilimizin değişik yörelerinde Türk
Halk Müziği türkü ve hikayeleri derlemeleri yaptı. Aynı zamanda derle
melerini Ankara Radyosu'nda kendi şivesiyle okumaya başladı.
Radyo ve Televizyon programların da yöremize has hikaye ve türküleri
kendisine has uslüp ve anlatımıyla canlandırarak hal kımızın gönlünde taht
kurdu. Özellikle kendisinin tek parça olarak yaptırdığı üçlü sazı Yaren
ile Türk Halk Müziği'nde bir ilke imza attı.
Özay GÖNLÜM, TRT'de ve Özel Televizyonlarda, Denizli'nin Acıpayam
ilçesinden Mehmet Yılmaz'dan derlediği "Nineden Torununa - Torundan
Nineye" mektuplarla yöre folklörünü tanıttı hem de halkımızın beğenisini
ve takdirini kazandı.
Kendi derlediği ve TRT repertuarına kazandırdığı
yüzlerce türküden "Çöz de al Mustafa Ali", "Sobalarında kuru meşe",
"Denizli'nin horozları", "Evlerinin önü bulgur kazanı", "Avşar Beyleri",
"Cemilemin gezdiği dağlar meşeli", "Tepsi tepsi fındıklar", "Şu dağlar
tepe tepe"yi bu dönemde plaklara okudu. Ama asıl satış rekorlarını
"Ninenin Mektubu" plaklarıyla kırdı. Onlarca mektubu plaklara okudu.
Denizli şivesi ile anlattığı bu hikayeler ve fıkralar çok sevildi. Saz
çalıp söylemenin yanına şovmenlik ve taklit yeteneğini de katmıştı.
Gönlüm, radyo programlarında bağlama çalmasına rağmen cura ve "şelpe"
tekniğine de çok önem vermiştir. Ege yöresinde Ramazan Güngör'den Hamit
Çine'ye kadar bir çok cura çalanla çalışmış, katıldığı programlarda her
boydan cura çalmıştır. 70'li yılların sonunda esprili kişiliği ve
türkülerinin yanı sıra bağlama yapımcısı Cafer Açın'e yaptırdığı "yâren"i
ile de ünlendi. Cura, bağlama ve çöğürü içeren bu sazla televizyon, radyo
ve konserlerde şovlar yaptı. TRT için pek çok alanda çalışan Gönlüm,
80'li yıllarda Maliye Bakanlığı'nın televizyon için hazırladığı KDV
reklamlarında oynadı. Ayrıca bazı radyo tiyatrolarında, tarıma ve
çocuklara yönelik televizyon programlarında yer aldı. "Yâren"ini
yanına katıp 42 ülkede konserler veren Özay Gönlüm, Kültür Bakanlığı
Hagem'de Repertuar Kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuar Kurulu
üyeliği ve birçok sınavda jüri üyeliği görevlerinde de bulundu. Son süreli
yayını olan TRT 1'deki "THM İstekler Programın"da dinleyicileriyle buluşan
Gönlüm, yâreni, boy boy curası ve söylediği türkülerle Türk dinleyicisine
yine doyumsuz geceler yaşatıyordu. Özay Gönlüm, 1 Mart 2000 Çarşamba
günü, birkaç gündür tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs
Hastalıkları Hastanesi'nde geceyarısına doğru solunum yetmezliğinden vefat
etti. Hiç kimsenin beklemediği bir anda neşeli simasını ve türkülerini
sevenlerinin anılarında bırakan Gönlüm, Türk Halk Müziği repertuarına da
derlediği 1000 kadar ezgiyi bırakmıştı.
NİNENİN MEKTUBU Amanın
yavrım, Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı
moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan
düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska,
şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş… Amanın
onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. Alceen gızın soyu sopu
belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi
derinde, eti butu yerinde olmalı. Dizine otutturuverdin mi kucağın
dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. Ee
hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara
attın mı yapışmalı. Bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte
kulağını tıka, çıkıvermesin len. Senin nazlı Eminen ne güne duruyo?
Geçenlerde ekmek ediyodum. Açcık hamurum kaldıydı. Emine gelivedi.
"Koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun. Maşallah bi
olmuş hopur hopur. Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah… Amanın, artanını
da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını
kürüyüvedi. Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı
gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı
gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı
buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim. Giderken de senin hesabiyetine
şööle "e gelinim olmecen mi len?"… Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu
şuppudu öpüvediydim. Amanin misler gibi kokuyo len. Ee öpmek filan deyince
o gül yüzün gülüyo de mi? Seni gavurun piçi seni! Emi güzel yavrım,
yokluğun köz oluyo yüreğimde. Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim
de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum. Elimi ardıma kodum. Bizim
Zartlak Osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum. Bi de iradyoyu sonuna
kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. Beni görüvedi, "ninee!"
dedi. "Eeey!" dedim. "Gel de bi açcık oynayıvee" dedi. "Beni mi deyyon ay
oğlum" dedim. "Heee" dedi. "Uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim. Sen
o karını, Gıygıdı İbram'ın gızını bi cıscıbıldak soy, köyün
delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkıdı şukkudu bi
oynatıve!". İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo
yüreciğimde. Gel gari yavrım. Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş
akıttırma. Gel gari yavrım, gel gari! He hey… Yazan:
Özay Gönlüm KAYNAK: ROLL DERGİSİ
41 SAYI
Nine'nin Mektuplarını dinlemek için
tıklayın
MIZRAP ELSİZ,
TELLER SESSiZ KALDI
Felek aldı canı telden Sazlar öksüz kaldı
senden. Türküler de dilsiz kaldı Dostlarım ne gelir
elden. Sen sazın, sözün ustası Türkülerin gönül tası.
Sazda, telde, sestesin sen Gönüllerde bestesin
sen. Bitmez bu çile bu elem Zor yazıyor şimdi
kalem. "Gitti gari" diye diye Hep ağlıyor cümle alem.
Türkülerin onurusun Türkiye'min gururusun. Ünün
dünyayı aşıyor Adın gönülde yaşıyor. Ninenin
mektuplarını Türkülerle okurdun sen. Hasreti sevgiyi
alıp Sazla, sözle dokurdun sen. Mızrap elsiz, teller
sessiz Sensiz kaldı "YAREN" sazın. Denizli'li GOCAEFE Bırakıp
gittin ansızın. Sen gittin gelmeyeceksin O yerden
dönmeyeceksin. Sen bizim yüreğimizde Yaşayıp
ölmeyeceksin Allah'tan rahmet dileriz Dualar hep seni
bulsun. Nur içinde yat kardeşim Mekanın da cennet olsun. .
ÖZKAN GÖNLÜM
|